Fişek Modeli

 

FİŞEK MODELİ

Fişek Modeli, çalışan çocuk çalıştıran küçük işyerlerine yönelik sağlık sosyal hizmet sunumu çalışmalarının bir ürünü olarak ortaya konulmuş olup ve koşulların daha olumlu düzeye çekilmesi için bir eylem programını taşımaktadır.

Fişek Modeli, bir düşler bileşkesi ve yaşam biçimidir. Fişek Enstitüsü’nün kurulma sürecinin ve savaşımının getirdiği tüm bilgi-deneyim birikimi ile ona gönül verenlerin düşlerini içermektedir. Yaşam biçimidir; çünkü, bu alandaki sorunları ve bunlar için yapılacak eylemleri içselleştirmeden, katılımcıların bu eylemleri bir yaşam boyu sürdürecek biçimde yaşamının bir parçası haline getirmeden başarı kazanılmasına olanak yoktur.

Bu bilgi, deneyim ve düş yumağı, şu konularda odaklanmaktadır:

1. Özellikle erken yaşta çalışma yaşamına atılan çocukların esirgenmesi,

2.Kadınların toplumsal sorunlarının, küçük ve genç yaştaki çalışma sorunlarından hareketlenerek çözülmesi,

3.Çalışanların yaşama ve çalışma koşullarının geliştirilmesi,

4. Küçük ve orta ölçekli kişletmelerde iş sağlığı güvenliği sorunlarının çözümünde grupçu çözümlerin (Yürüyen Klinik, Sergievi) modelleştirilmesi,

5. Tüm bu çalışmaların katılımcı ve sürdürülebilir bir yapıda bütünleştirilmesi (finans kaynağı olarak hizmet alan işveren ve toplum katkılarının kullanılması).

Çalışan çocukların ve gençlerin, işyerlerinde yakalandıkları meslek hastalıklarını, uğradıkları iş kazalarını önlemek olanaklıdır. Bunun için Fişek Enstitüsü, birçok çalışan çocuğun ve gencin uğrak noktası olan Mesleki Eğitim Merkezleri’nde sağlık birimleri oluşturmaktadır. İşyerlerine ise “yürüyen klinik” dediğimiz sağlık karavanıyla ulaşıp ücretsiz muayeneler yapmaktadır. Çıraklık okullarında da işyerlerinde de “mesleksel sağlık ve güvenlik” konusunda gerçekleştirdiği eğitimlerle, birçok hastalığı ve kazayı önlemeyi amaçlmakta, geleceğe yönelik bilinç oluşturmaktadır. Fişek Enstitüsü’nün bir kolu olan “Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı”na yapılan bağışlar, kermeslerden, kart ve dergi satışlarından elde edilen gelirler ve yetişkin işçilere yönelik hizmetler için işverenlerden alınan ücretler, sendikalara verilen iş güvenliği eğitimlerinden kazanılan para, Enstitü’nün bu etkinliklerine kaynak oluşturmaktadır.

Çalışan çocuklarla yetişkin işçilerin yaşama koşulları bir dizi benzerlik içermektedir. İnsanca yaşam sürdürmeye yetecek gelir düzeyi, risk karşısında onu güvenceye alacak yeterli bir sosyal güvenlik sistemi hem yetişkin işçiler hem de çocuk işçiler için yetersizdir. İş güvenceli ve yaygın, yeterli meslek eğitim süreçleri ve boş zamanlarını değerlendirebilecekleri gençlik merkezleri de ne yetişkin işçiler için ne de çalışan çocuklar için vardır. Çalışma koşulları için de benzer bir durum sözkonusudur. İşe giriş ve periyodik sağlık kontrolleri yetişkin işçiler için sınırlı bir şekilde yapılmakta, çocuk işçiler için ise genellikle hiç yapılmamaktadır. Yapılan muayeneler, çalışanların mesleği bilinerek ve gözönüne alınarak gerçekleştirilmemektedir.

7.jpg (9283 bytes) İşyerlerinde çevresel ölçümler ise düzenli olarak yapılmamaktadır. İşyerlerinin sağlık ve güvenlik yönünden daha yeterli hale getirilmesi için danışmanlık hizmetlerinden yararlanılmamakta, gerekli kayıtlar tutulmamakta, istatistiksel bilgiler toplanmamakta ve bunlardan hizmetin geliştirilmesinde faydalanılmamaktadır. Yasaları izlemekle görevli iş sağlığı güvenliği müfettişlerinin etkinliği ise oldukça sınırlıdır.

Kişisel koruyucu malzemeler, yetişkin işçilere göre tasarımlanmakta; bu malzemelerin sağlanması ve kullanımı yetişkin işçiler için yetersiz kalmakta, çalışan çocuklar ise hiç kullanamamaktadırlar.

Bütün bunlar gözönünde bulundurulduğunda, çalışan çocukların yaşama ve çalışma koşullarını iyileştirmenin, aynı zamanda yetişkin işçilerin koşullarını iyileştireceği açığa çıkar. Örneğin işyerine yönelik iş güvenliği önlemleri, hem çalışan çocuklara hem de yetişkin çalışanlara yarar sağlar. Çocuklara yönelik periyodik sağlık kontrolleri ise yarının yetişkin işçilerinin, işverenlerinin bu konuda bilinçlenmelerine ve daha sağlıklı olmalarına yolaçar. Aynı zamanda çalışan çocukların işçi sağlığı hizmetlerinden yararlandığı bir işyerinde yetişkin işçilerin de er geç sağlık önlemlerinin gereğinin ayırdına varacakları ve bundan yararlanmak isteyecekleri de unutulmamalıdır. Fişek Ensitüsü de bu gerçekleri gözönüne alarak yalnızca çalışan çocukları değil, yetişkin işçileri de hedefleyen bir model geliştirmektedir.

Fişek Enstitüsü, eylemleri için uluslararası insan hakları belgelerini temel almaktadır. Çocukların, çalışma yaşamına erken yaşta katılmaları insan haklarına aykırıdır. Herşeyden önce çocuklar, çocukluklarını yaşamalıdırlar. Eğitim hakkı ise birçok uluslararası belgeyle güven altına alınmıştır

Çalışma yaşamına erken yaşta atılan çocuklar, küçük yaşta yetişkin rolünü üstlenmekte; küçük yaramazlıklara, şımarmaya, oyun oynamaya ve okuyan yaşıtları ile arkadaşlık kurmalarına olanak tanınmamaktadır. Uzayan çalışma süreleri onları yormakta ve düşünmelerine, kendilerini geliştirecek çeşitli etkinliklere katılmalarına olanak vermemektedir. Örgün öğrenimlerini erken yaşta kesmeleri ise “meslek eğitimi” değil, “beceri eğitimi” almalarına neden olmaktadır.

Çocuk çalıştıran işyerlerleri genellikle, çalışma koşulları bakımından göreceli olarak çocuk çalıştırmayanlardan kötü koşullarda olan işyerleridir. Bu da iş kazası ve meslek hastalığı riskini arttırmaktadır. Ağır ve tehlikeli işlerin yanında kendilerinden büyüklerce kötü davranışlara ve tacize de uğrayabilen bu çocukların çoğunun ailesi; çocuklarının, çalışma koşulları ile ilgili sorunlarına ya kayıtsız kalmakta ya da yeterince bilgili olmadıkları için müdahale edememektedir. Toplum güvencesi sisteminin zayıf olduğu ülkemizde çocukların erken yaşta çalışmaya başlamaları, toplumsal gereksinmeleri karşılamaya yöneliktir. O halde, yoksulluğa karşı başarılı bir savaş verilmeksizin çocuk emeğinin ortadan kalkması olanaklı değildir.

Bununla birlikte çocuk işçilik, toplumsal bir gerçektir. Yoksullukla savaş programını başarıya ulaşmasının ise zaman alacağı açıktır. Bu nedenle çocuğun ve ailesinin gereksinmeleri giderilene kadar sosyal önlemlerin önde olduğu kısa erimli programlar yürürlüğe konmalıdır.

Bu programları yürürlüğe koymak, toplum için bir vefa borcudur. Çünkü çalışma yaşamına, okulu bırakarak erken yaşta atılan çocuklar; yaşıtları kamu kaynaklarını kullanarak okurken, çocukluklarını yaşarken; üretime ve ulusal gelire katkıda bulunmaktadırlar. Uzun erimli sosyal politika önlemlerinin yanısıra çalışan çocukların sorunlarının hafifletilmesi ve yakın korumanın geliştirilmesi gerektiği açıktır.

Bunun için Fişek Enstitüsü’nün önerisi, 1982 yılından beri denediği ve 1992 yılından sonra Uluslararası Çalışma Örgütü’nün katkısıyla geliştirdiği “Fişek Modeli”nin yaygınlaştırılmasıdır. Fişek Enstitüsü, hazırlık dönemi de gözönüne alınırsa 16 yıllık deneyimiyle, bu konuda, toplum hekimliği ilkeleriyle uyumlu bir model sunmaktadır.

Fişek Modeli’nin özelliği, eylem noktası olarak “küçük işyerleri arası ortak sağlık birimi”ni almasıdır. 50 ve daha çok işçi çalıştıran işyerlerinde işyeri hekimi, işyeri hemşiresi bulundurulması bir zorunluluk iken, daha küçük ölçekli işyerlerinde böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Halbuki, çoğunlukla çocuk çalıştıran da bu küçük işyerleridir. Biz, işçilerin periyodik sağlık kontrolları gibi işverene düşen bir yasal yükümlülüğü de karşılama işlevini motive edici öge olarak kullanarak, küçük işyerleri ortak sağlık birimlerini yaşama geçirilmiştir. Bu birimlere işyerlerinin katılımı bir zorunluluk sonucu değil, gönüllülük ilkesi ile gerçekleşmektedir.

Küçük işyerlerinin, sanayi siteleri içinde dağılmış olması ve ulaşım güçlükleri (iş kayıplarına yol açmakta) dolayısıyla, ikili bir çalışmaya başvurulmuştur. Bir yandan Sanayide Sağlık Merkezi dediğimiz, ilk acil yardım – gerektiğinde tıbbi muayeneler ve iletişim vb etkinliklerin yürüdüğü bir merkez; öte yandan işyerlerini gezen Yürüyen Klinik (mobil ünit)… Çalışan çocuklara ulaşabildiğimiz bu iki odak dışında, bir de sanayi sitesindeki Mesleki Eğitim Merkezi’nde bir merkez kurulmuştur; burada da okul sağlığı çalışmaları geliştirilmeye başlanmıştır. Mesleki Eğitim Merkezleri’nde uygulamaya koyduğumuz Çalışan Çocuğa Kimliğini Yeniden Kazandırma Projesi çerçevesinde spor eğitimi-hekimliği etkinlikleri de başlatılmıştır.

Alan çalışmalarımız, bize, okul sağlığı alanındaki çalışmalarda, Mesleki Eğitim Merkezleri’nin özgün bir yeri olduğunu göstermiştir. Çocukların, işyerlerinde çalışmasından ötürü, bu merkezlerdeki okul sağlığı birimlerinin, üç hekimlik branşının ilgi alanına girmektedir: Okul hekimliği, iş hekimliği, spor eğitimi-hekimliği.

Fişek Modeli, Türkiye için “ilk”leri getirdiği gibi, dünya için de “ilk”ler ve “özgün”lükler taşımaktadır. Ülkemizde çalışan çocuklar üzerine ilk kapsamlı araştırma tarafımızdan yapılmıştır (1984 – 1986). Öte yandan küçük işyerlerini sağlık hizmeti sunumu amacıyla, tek bir odak çevresinde toparlama çabasını gösteren ilk girişim de bu model çalışma ka/samında gerçekleşmiştir. (1982). Bugün Ankara-Ostim’de 400, Ankara-Sincan’da 40, İstanbul’da 140, Denizli’de 45 küçük ölçekli işyerine yönelik çalışmalar, bu bölgelerdeki uygulama merkezlerimiz ve düzenli ulaşan hizmet zinciriyle, aksatılmaksızın ve geliştirilerek sürdürülmektedir. Bu merkezlerin hepsi farklı renkler içermektedir: Ankara-Ostim ilk uygulama merkezi olup, yoğun işyerleri ilişkileri ile hizmet yürütmektedir. Bu yoğun ilişkiler Yürüyen Klinik’in de yoğun olarak kullanımını getirmiştir. Hizmetin, kişinin ayağına götürülmesinin, en güzel örneklerinden biri olan Yürüyen Kilinik uygulaması, çokilgi görmüş ve çekim merkezi oluşturmuştur. Bu çekimle, Enstitü’nün Ankara’da açtığı ve birbirleriyle “komşu” olan sanayide sağlık merkezlerinin sayısı üçü bulmuştur. İstanbul-Yenibosna da daha sonra SSK hizmetini üstlenilmiş ve sanayideki sağlık biriminin etkinlikleri ağırlık kazanmıştır. Denizli’de ise çalışan kızlara yönelik çalışmalar yoğunluktadır. İzmir’de ise “Yürüyen Diş Kliniği” ile,abone işyerleri periyodik olarak ziyaret edilerek koruyucu ağırlıklı diş hekimliği hizmetleri sunulmuştur. Ancak iki yıllık uygulama döneminde, abone sayısı 6 ile sınırlı kalmış ve istenilen yaygınlaşma sağlanamamıştır. Daha sonra İzmir’de, ayakkabıcılar sitesinde, sanayide sağlık merkezi kurulmaya çalışılmış; ancak, yeni bir 2 yıllık süre içerisinde sürdürülebilirlik sağlanamamıştır.

Tüm bu hizmetler, işyerlerini tek tek gezerek ve hepsiyle tek tek ilişki kurarak gerçekleştirilmektedir.

Fişek Enstitüsü, hükümetten bağımsız ve toplumsal ülküsü olan bir kuruluştur (NGO, toplum örgütü). Eylemlerine gönüllü katılımın yüksekliği, hizmetlerinden yararlananların sahiplenmesi ve dirençle savunması da bu özelliğini pekiştirmektedir.

Fişek Modeli, toplum örgütleri deneyimine de katkılar getirmekte ve yol açmaktadır. Somut uygulamalarla, insan hakları bilincinin yaygınlaştırılması ve kazanımların çalışanlarca doğallıkla sahiplenilmesi yeni bir açılımdır. Toplum örgütleri, yalnızca önerici ya da eleştirel olmanın ötesinde, geliştirdiği uygulamalarla da toplumla bütünleşmektedir. Bu anlamda, üretici ve uygulamaya müdahaleci bir tavır içine girilmiş olmaktadır.

Fişek Enstitüsü’nün ILO/IPEC katkılarıyla geliştirdiği ve üç ilde oluşturduğu uygulama odakları, her şeyden önce, bir “düş”ün gerçekleşebilir olduğunu göstermiştir. Birbirinden çok farklı koşullardaki illerde elde edilen bu sonuç, toplumun “yararlı ve iyi uygulamalara” özlemini de ortaya koymaktadır. Bu değerlendirmeyi paylaşanlar, yalnızca hizmetten yararlananlar değildir. Uygulama çalışmalarımız, TC Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı HABİTAT II Koordinasyon Birimi’nin önerisiyle, Birleşmiş Milletler’ce “En İyi Uygulama-Best Practice”lar arasında II.İnsan Yerleşmeleri Konferansı’nda (Habitat 1996) sırasında sergilenmiştir. bu sergide, Türkiye’den seçilmiş 8 örnek yeralmıştır.

Bu model çalışmasını dünyadaki örneklerinden ayıran karakteristikler şunlardır:

Çocuk ve genç vurgusu: Bugüne değin, işyerlerine yönelik yürütülen iş sağlığı güvenliği hizmetlerinde, işyeri hekimliği çalışmalarında, çocuk ve gençlere özel vurgu verilmemiştir. Buna karşın çocuk ve gençler, gerek yarın kazanacakları önemli roller
11.jpg (11280 bytes)ve gerekse bugün duyarlı grup olmaları dolayısıyla, üzerinde titizlikle çalışılması gereken bir toplumsal risk grubudur. Çocuk ve gençlere özel vurgunun, en somut biçimi de Mesleki Eğitimi Merkezlerinde (ÇEM) yürütülen etkinlikler ile çocuk çalıştırılan küçük işyerlerine götürülen yürüyen klinik hizmetleridir. Fişek Enstitüsü, Sanayi Sağlık Merkezi’ne başvuran 15 yaş altı çocuklardan ücret almamaktadır.

Kadın kimliği vurgusu: Çalışan kız çocuklarının en önemli sorunu, evlenince işgücünden çekilmeye koşullanmış olmalarıdır. Bu onların meslek eğitimi almalarını, mesleksel kariyer yapmalarını engellemektedir.
Evlenip bir çok çocuk yaptıktan sonra yeniden çalışma yaşamına dönmek zorunda kalmakta; o zamanda niteliksiz ve ucuz bir emek ögesi olarak olumsuz koşullarda çalışmak zorunda kalmaktadır. Denizli uygulama merkezimizde, çalışan kızlara yönelik olarak, erkekten bağımsız bir kişilik olarak kendi kimliklerini yakalamaları ve çalışma yaşamından çekilmemeleri üzerinde çalışılmaktadır.
İş sağlığı güvenliği vurgusu: İşyerlerinde sağlık, üretimin ayrılmaz bir parçasıdır. Modelimizin belkemiğini oluşturan iş sağlığı güvenliği etkinliklerinin,
çok-bilimli eksende ele alınması gerekmektedir. Çünkü konunun tıp boyutuyla, mühendislik boyutunu ve sosyal boyutunu birbirinden ayırmaya olanak yoktur. Bu yönde yapılan çalışmalar, bize işyerindeki olası tehlikelerin saptanması ve bunlara sunuk (maruz) kalan çalışanların erken tanısının konulması için olanak verir. Ancak bu daha işin başıdır. Bundan sonra yapılması gereken, bu tehlikelere karşı, işyeri ve işçi düzeyinde alınacak önlemlerin belirlenmesi ve ısrarla izlenmesidir. Fişek Modeli’nde bu evreye yardımcı olan en önemli öge, Sergievi uygulamas ıdır. İş sağlığı güvenliği önlemleri (yangına karşı önlemler, makine koruyucuları, oynak çalışma düzlemleri, ilk yardım çalışmaları vs) ile kişisel korunma malzemelerinin sergilendiği ortam, aynı zamanda işçilerle işverenlerin bu konuda eğitildikleri ortamlardır.

Toplumsal boyut vurgusu: Çalışmalarımızda sağlık yalnızca beden ve ruhça sağlamlık; çalışma ortamları da yalnızca fiziksel yönden sağlıklı ortamlar olarak irdelenmemektedir. Çalışma sürelerinden yıllık ücretli izinlere; barınma koşullarından boş zaman değerlendirilmesine; kız çocuklarının sosyal sorunlarının incelenmesinden, toplumsal konumlarının ve kimlik biçimlenmelerinin değerlendirilmesine değin bir çok konu vurgulanmaktadır. Yalnızca iş ortamı ile yetinilmemekte, yaşam koşulları ile birlikte çalışanlar değerlendirilmeye ve geliştirilmeye çalışılmaktadır.

Sürekli devinim ve toplum katılımı : Modelin en önemli özelliklerinden biri sürekli bir devinim (dinamizm) içerisinde bulunmasıdır. Toplumsal gereksinmelerin yönlendirdiği bu devinim, modelin kendisini yenilemesine (dikey gelişme) olanak vermektedir. Toplumun gereksinmelerini yakından izleyebilmek ve kendini uyumlandırabilmek için üç araçtan güç alınmaktadır:

5.1.Toplum katılımı : Modelin uygulandığı sanayi sitesinde çalışan çocuğuyla, işçisiyle, işvereniyle sürdürülen iletişim ve önerilere karşı duyarlılık,toplumun, model çalışmalarına hem ilgisini hem de katkısını arttırmaktadır. Bu katılımcılığı daha da arttıracak yolların denenmesi de sürdürülmektedir. Öte yandan, uygulayıcılardan (yani Enstitü çalışanlarından) gelebilecek duyarsızlık ve iletişimsizliklere karşı en güçlü silah, tüketicilerin, hizmet almaktan cayabilme olnaklarıdır.

5.2.Enstitü çalışanlarına tanınan inisiyatif : Bu modelde, Enstitü çalışanlarının elde ettikleri deneyimlerden de yararlanılması istenmektedir. Gerek geçmiş bilgi ve deneyim birikimleri ve gerekse çalışmalar sırasında elde ettiklerinin, hızla uygulamaya aktarılması için, kısıtlayıcılıktan kaçınılmakta; tersine, yenilikler ve katkılar özendirilmektedir. Ekip çalışanlarının kendi mesleksel kimliklerinin geliştirilmeleri ve meslek örgütleriyle bağlarını güçlendirmeleri de olumlu bir gelişme olarak görülmektedir.

5.3.Gönüllü ve uzman katılımının örgütlenmesi: Enstitü’nün yayını olan Çalışma Ortamı Dergisi’nin, iki ayda bir düzenlenen Okur Seminerlerine gönüllü katılım, toplu çalışmaya ve tartışmaya dayanan yapısının önemi büyüktür. Bir toplum hekimliği eylemi olan ve ülke ölçüsünde katılıma dayanan bu seminerler, giderek bir okul (ekol) niteliği kazanmaktadır.

Kaynak sorununun aşılmasında işveren katılımı: Bir model çalışmasının önündeki en önemli engel, bir saman alevi gibi parlayıp, hızla sönmesidir. Bu, parasal destekle yürütülen çalışmaların çoğunun başına gelmektedir. Böylesi bir yitip gitme, hizmetten yararlananlar için büyük bir haksızlık ve umutsuzluk kaynağıdır. Böylece, ülkemizde güzel uygulamaların kalıcı olamayacağı, başladığımız işi sürdüremeyeceğimiz yolundaki izlenim beslenmiş olmaktadır. Aynı haksızlık, büyük bir coşkuyla çalışmalara katılan uygulayacılar için de sözkonusudur. Gelip geçici uygulamalar da, genellikle, kendisine kalıcı bir konum kazandıramamış elemanlarla yetinmek zorunda kalmaktadır. Fişek Modeli’nde sunulan ve işverenlerin yükümlülüğü olan iş sağlığı güvenliği hizmetlerinin, işveren tarafından ödenmesinden yola çıkılarak kaynak yaratılmaktadır. Bugün, bu gelirler dışında, hiç bir parasal yardım alınmadan ayakta durulabilecek bir konuma gelinmiştir.

Modelin yaygınlaştırılması ve ülke düzeyinde bir odak çevresinde örgütlenme: Ülke yüzeyine yayılım (yatay gelişme) uygulama merkezlerinin çoğaltılmasını, tek bir odak çevresinde örgütlenmesini ve dayanışma içine girmesini getirmektedir. Bu odakta elde edilen bilgi ve deneyimlerin paylaşılması, belgelenmesi, yeni bilgilerin kazanılması, proje üretimi ve Enstitü çalışanlarının sürekli eğitimi sağlanmalıdır. Bu yapı, giderek bir bilim (ve eylem) merkezi kimliği kazanmaktadır. Böylesi bir yayılım, araçların (sağlık araç, gereçleri vb) ve risklerin paylaşılmasını da getirmesi açısından yararlıdır. Bu açıdan da merkez odağı, bir destek hizmet birimi işlevi görmektedir.

Fişek Enstitüsü’nün, küçük işyerlerinin ve çalışanlarının sağlık – güvenlik sorunlarına grupçu çözüm getirmek amacıyla oluşturduğu modeli, bir modüler yapı olarak görmek daha uygun olacaktır. Modüllerin değişik ortamlarda ve koşullarda yinelenebilmesi de onun genel geçerliliğinin kanıtı olacaktır. Her modül (gruplaşan işyerlerine hizmet sunumu), bir bütünün parçasıdır. Modüller, yürüyen klinik, sanayide sağlık merkezi, iş güvenliği sergievi ve mesleki eğitim merkezlerindeki okul sağlığı çalışmalarından oluşmaktadır. Modüllerin birleşmesi ile oluşan bir Odak’tan ve bunların birleşmesiyle de ülke düzeyinde bir yapılanmadan sözedilebilir.

Fişek Enstitüsü, sınırlı olanakları ile 6 modül ve bunlar arasında eşgüdüm ve destek hizmeti sunan bir odak oluşturmuştur. Bunun için başta işveren katkıları olmak üzere çeşitli toplum olanaklarının seferber edilebileceğini 16 yıllık deneyimi ile de kanıtlamıştır. Sistem sürdürülebilirliğini sağlamış ve kendini sürekli yenilemiştir. Ancak, çapı sınırlıdır. Ülke düzeyinde, bal peteği gibi örülecek odaklarla bunların merkezi örgütlenmesinin, ancak sosyal devletin ilgisi ve özendirmesiyle ortaya çıkabileceğini düşünmektedir.

Ancak modüler çalışmanın gereksinme duyduğu odak, Fişek Enstitüsü’nün duyarlılıkla üzerinde durduğu bir yapıdır. Bunu “bilim ve eylem merkezi” olarak tanımlamakta ve modüllerin çalışmasını standardize etmekten, etkinleştirmeye; gerektiğinde kaynak desteği vermekten, ilkesel denetime kadar çeşitli işlevler yüklemektedir.

Düşler ve çabalar, “modul”lerle “odak”ın, bir etkileşim içinde ve birlikte geliştirilmesine yöneliktir. Bunun için de aşağıda sıralanan beklentileri de içine alan Yönergeler hazırlanmıştır.

Odaktan beklenenler:

Birimler arasındaki bilgi ve deneyim transferinden; eşgüdüm ve iletişimdeki yetersizlikleri gidermek,

Birimlerin hizmet kalitesi ve teknik-insangücü olanakları yönünden gelişmesine katkıda bulunmak,

Birimlerdeki uygulamaları geliştirecek projeler yapmak ve olabilirse bunlar için destek verecek kuruluşlar bulmak,

Enstitü ve eylemlerinin en iyi biçimde tanıtılması için etkinlikler yürütmek,

Kütüphane kurmak, başvuru kaynakları oluşturmak ya da üretmek, araştırmaları yapmak ve “özel okul” statüsünde uzun süreli eğitim programlarını uygulamaya koymak.

Modüllerden beklenenler:

1. Kendi işleyişini ve sürdürülebilirliğini sağlamak ve odaktan sayılan yararları elde edebilmek için kaynak tranfer edebilecek güce erişmek,

2. Hizmet sunumunda, kendi çalışma ortamlarından da yararlanarak, yeni renkler ve karakteristikler yakalayabilmek. Sözgelimi, bu farklılıklar, işkollarından bazılarına yoğunlaşmaktan, cinsiyet ya da kültürel farklılıklara vurguya kadar değişiklikler gösterebilir.

3. Modüllerden çevrelerindeki işçi ve işverenlerle iyi ilişkiler kurmaları ve saygınlık kazanmaları beklenmektedir. Böylece sözü dinlenen, tüm sosyal ortaklara eşit uzaklıkta ve toplumun vazgeçilmez bir parçası olarak algılanan bir yapı haline dönüşmeleri gerçekleşecektir.

4. Modüllerden, çevrelerinde gerçekleşen sağlık ve sosyal olgularla ilgili veri toplamaları ve belgelendirmeleri de beklenmektedir.

FİŞEK Modeli’nin özgünlüklerini, şöyle özetleyebiliriz:

Toplum hekimliği yaklaşımı benimsenmiştir; koruyucu hekimliğe ağırlık verir ve kişiyi sosyal çevresiyle birlikte ele alır. (Toplum hekimliği görüşü ve Fişek Enstitüsü’nün yaklaşımının karşılaştırılması için bu bölümün sonundaki tabloya bakınız.)

Temel hedef olarak çalışan çocukları ve gençleri alır. Çalışan kız çocuklara özel önem verir.

Temel uğraşı alanı, iş sağlığı güvenliğidir.

Temel finans kaynağı, küçük sanayi işverenlerinin hizmet karşılığı ödemeleridir.

Tek odak etrafında kümelenen modüler bir yapısı vardır.

Sürdürülebilirliği sağlamıştır.

Atılımcıdır; sürekli bir gelişme isteğindedir.

Gelişimini (yenilenebilirliğini) katılımcılığa bağlamıştır.

Hizmet sunumunda kullandığı araçlar şunlardır:

– Yürüyen Klinik

– Mesleki Eğitim Merkezi’nde okul sağlığı birimi

– Sanayide Sağlık Merkezi

– Sergievi

Bu hizmetler, hükümetten ve diğer baskı gruplarından bağımsız bir kuruluşça (Fişek Enstitüsü) yürütülmektedir.

Akademik, estetik ve etik kaygı taşımaktadır.

Yeni olanı ve zor olanı yapmaktadır.


FİŞEK MODELİ UYGULAMASINDA İZLENEN BASAMAKLAR.

Sanayide Sağlık Merkezi

“Yürüyen Klinik” ile küçük işyerlerine hizmet

Mesleki Eğitim Merkezleri’nde (ÇEM) okul sağlığı çalışmaları

Hizmetin araç-gereç yönünden zenginleştirilmesi

Çevresel ölçüm ve işyeri ortamının değerlendirilmesi hizmeti

“Takım”ın (professionals) zenginleştirilmesi

“Sağlık Dostu” hizmeti (Hizmetin hastaların sağaltımı ve sağlık danışmanlığı yönünün geliştirilmesi)

“İş sağlığı güvenliği Sergievi” Çalışması

“İş Güvenliği Hizmet Sistemi”nin geliştirilmesi

Kampanyalar

* “Sigaraya Başlamayın”

* “Çocuk Kimliği”

* “Kadın Kimliği ve Kadın Girişimciliğinin Geliştirilmesi”

11. “Bilgi Belge Merkezi (BBM)” veya “Çalışan Çocuklar İçin Bilim Merkezi” ve Çalışan Çocuk Araştırmaları

* Çocukların Sağlık ve Sosyal Sorunları

* Çocuklar için Tehlikeli İşler ve Koşullar

* Kimyasalların Çocuk Gelişmesi Üzerindeki Etkileri

* Çocuk İşçilik ve Nüfus Politikalar

12. Kurumsal İlişkiler ve Ortak Çalışmalar


TOPLUM HEKİMLİĞİ GÖRÜŞÜ İLE FİŞEK MODELİNİN YAKLAŞIMI ARASINDA BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR

Konular Toplum Hekimliği Görüşü MODEL
Hizmet edilen kişi Kişiye hem sağlıklı hem hasta iken hizmet etmek AYNI
Hizmetin kapsam ı Koruma, tedavi ve rehabilitasyon AYNI
Hizmet edilen ki şiyi değerlendirme Kişi fizik, biyolojik ve sosyal çevresi ile bir bütündür. O çevresinden soyutlanamaz AYNI
Hastalıkların nedeni Biyolojik ve sosyal nedenler AYNI
Te şhis ve tedavi hizmeti Gerekiyorsa, çok görülen ve öldüren hastal ıkların teşhis ve tedavisi hizmetini özel eğitim görmüş ve hekim olmayan sağlık personeline yaptırmak AYNI
Hizmet sunma Sağlık hizmetini herkese götürmek AYNI(Yürüyen klinik ve Mesleki Eğitim Merkezlerinde kurulan sağlık merkezi ile hizmeti kişinin ayağına götürmek)
Hastalıklardan korunma Öncelik alır ÖNCELİK ALIR (Çalışma ortamını olumlu kılarak, mesleksel kaza ve hastalıkları önleme, yaşam koşullarını geliştirme çabası)
Kaynak tahsisinde öncelik S ınırlı olan kaynakları en çok görülen ve öldüren ve sakat bırakan hastalıklardan kişileri koruma ve hastalıkların tedavisinde kullanma Sınırlı olan kaynakları, öncelikle, daha yüksek risk altında çalışan çocukların ve kadınların korunmasında kullanma
Toplumsal kavram ve planlama Toplumdaki sağlık ile ilgili olayları sürekli objektif olarak gözlemek ve bu gözlemlere dayalı, sosyo-ekonomik kalkınmanın bir parçası olan bir plan çerçevesinde hizmetleri geliştirme AYNI
Örgütlenme Çeşitli meslek mensuplarının oluşturduğu küçük ekiplerin birbirini tamamladığı ve desteklediği ülke çapında bir ekip hizmeti AYNI